Oysters, Shoalhaven

Geçtiğimiz Nisan ayında çıktığımız Sydney – Wollongong – Canberra üç günlük mini tatil rotası ve ilk günün yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

2. Gün: Wollongong - Canberra

Wollongong’da başladığımız ve Canberra’da tamamladığımız ikinci gün daha çok yeme – içme odaklı geçti. Güney yarımkürenin en büyük Budist tapınağı, ünlü Donut Van ve istiridyeler, dünyanın en beyaz kumlarına sahip plajı bu yazıda =)

Port Kembla

Wolllongong’dan ayrılmadan önce görmek istediğimiz yerlerden biri Port Kembla bölgesiydi. İkinci dünya savaşı sırasında limana alan savunması için askeri bir bina yapılmış ve bölgeye toplar, tank engelleri yerleştirilmiş. Bugün o bina müze olarak kullanılıyor – Breakwater Battery Museum. Biz de gelmişken ziyaret etmek istedik ancak Google’ın azizliğine uğradık; gittiğimizde müze kapalıydı. Sanırım sadece her ayın 2. ve 4. pazar günleri açık oluyormuş.  

Açık kısımda tank engelleri hala yerleştirildiği şekliyle duruyor. Bunun dışında ağır silahların yerleştirildiği yerleri de görebiliyorsunuz. Parkta ayrıca piknik masaları var, manzarası da oldukça iyi; eğer Wollongong’u ziyaret ederseniz bu tarih parkı da aklınızda olsun. 

Nan Tien Temple

Sıra yol üzerinde en çok merak ettiğim yerlerden birinde; Güney yarımkürenin en büyük Budist tapınağı!  

Nan Tien Temple, Wollongong
Nan Tien Temple, Wollongong

 

1995 yılında açılan Nan Tien Temple Wollongong’un güney bölgesinde, Berkeley’de yer alıyor. Port Kembla’dan yaklaşık 15 dakika içinde buraya ulaşıyoruz. Yerleşimi oldukça büyük sayılır, ana tapınak binasının yanında bir kaç adet daha binası var. Pazartesi günleri kapalı olsa da diğer günler 9-5 arası ziyaret edilebiliyor. Acıkanlar için restaurant kısmında vejeteryan öğle yemeği seçenekleri var. Gittiğimizde şimdi ne olduğunu hatırlayamadığım bir etkinliğe de denk gelmiştik, böylece hem bir kalabalıkla geziyoruz hem de etrafta bir kutlama havası var. 

İçeride her şey oldukça sempatik ve fotojenik, durmadan fotoğraf çekmek istiyorsunuz : ) Bahçede pek çok minik keşiş heykeli vardı, benim favorim tabii ki çay sevgisiyle göz kamaştıran bu küçük kesişler oldu:

Little Monks, Nan Tien Temple
Little Monks, Nan Tien Temple

Burası bir turist noktası olsa da aynı zamanda ibadethane, bu yüzden belli kuralları var. Örneğin kısa şortlarla gezmek, tapınak kısmına ayakkabı ile girmek ve içerde fotoğraf çekmek yasak. Eğer çekebilseydim size göstermek isteyeceğim manzara ana tapınağın içi olurdu. Tapınağa ilk fotoğraftaki merdivenler ile çıkıyorsunuz. İçeri girdiğinizde sizi özgüveni, uzun yaşamı, iç güzelliği, bilgeliği ve huzuru simgeleyen beş adet devasa Buda heykeli karşılıyor; duvarlar ise boydan boya altın renkli, 10.000 küçük Buda figürü ile dolu. Sitesinde şöyle anlatmışlar;

Tapınaktan önceki basamaklar bize aydınlanma hedefimizi hatırlatır. Aydınlanma başkası tarafından verilebilecek bir şey değil, hepimiz çabalayarak kazanmak zorundayız. Beş Buda ile birlikte salonda bulunan 10.000 küçük Buda herkesin Budalığa ulaşabileceğini, aydınlanabileceğini gösteriyor.

Ben de hakkında neredeyse hiçbirşey bilmediğim ve bize oldukça yabancı olan Budizm kültürünü ilk defa bu kadar yakından tanıma şansı ediniyorum. 

İçeride bir de müze kısmı var; burada yalnızca Budizm ile ilgili değil Çin kültürü ile ilgili de pek çok şey görmek mümkün. Fotoğraf çekmek yasak olduğu için yine elimde fotoğrafı yok ama bin yıl önceden bir ahşap oymacılık örneği ve büyüteçle baktığınız mikroskopik sutra yazıtları gördüklerimizden bazıları 🙂

Eğer Sydney’den bir haftasonu kaçamağı yapmak istiyorsanız Wollongong’da bulunan bu tapınağı kesinlikle planlarınıza ekleyin. Değişik kültürleri tanımaktan zevk alıyorsanız pişman olmayacağınız bir tercih olur.

Kiama

Bir sonraki durağımız Kiama! Yaklaşık sekiz bin kişinin yaşadığı bu küçük sahil kasabası Big Blowhole ile ünlü. Kiama da ‘denizin ses yaptığı yer’ demekmiş! =)  

Blowhole için sevdiğim bir Türkçe karşılık bulamadım –önerilere açığım- bu yüzden kayaların arasından denizin fışkırdığı bir yer hayal edin. Kiama’da iki adet blowhole var; Big Blowhole ve Little Blowhole. Big Blowhole dünyanın en büyüğü; eğer doğru zamanda gelirseniz 50 litre suyun 25 metre yukarıya fışkırdığın görebilirsiniz. 25 metre! Ve tabii bu sırada güçlü bir ses de çıkartıyor; denizin ses yaptığı yer =)

Kiama Blowhole, kaynak:visitnsw.com
Kiama Blowhole, kaynak:visitnsw.com

1797 yılında İngiliz denizci – kaşif George Bass kitabında buradan bahsettiğinden beri, yani yüz yıldan fazla süredir insanlar görmek için geliyormuş. Bugün ise her yıl bir milyona yakın turist burayı ziyaret ediyor. Biz maalesef fazla rüzgar olmayan bir güne denk geldiğimiz için pek bir şey göremedik. 

Kiama sahil şeridi oldukça güzel. Big Blowhole’dan sonra biraz sahil yürüyüşü yaparak deniz fenerine –Kiama Lighthouse– ve sonrasında da Rock Pool’a ulaşabiliyorsunuz. Etrafta piknik ya da BBQ yapmak için de tesisler var.

Berry Donut Van

Gezideki lezzet duraklarımızdan biri de Berry kasabasındaki Famous Donut Van’dı.   

Oldukça ilginç bir hikayesi var. Bu van zamanında bir yıl boyunca donut satarak Avustralya’yı dolaşıyor. Sonra da evi olarak Berry kasabasını seçiyor, ve o zamandan beri –55 yıldır- aynı yerde tarçınlı donut satıyor!  

Biz de bu fırsatı kaçırmadık ve kahve molası için burayı seçtik. Berry küçük ve tatlı bir kasaba, ana cadde üzerinde dükkanlar, hoteller, yemek mekanları var. Hatta gitmişken uzun yıllardır orada olan ve koyun derisinden Ugg gibi ürünler üreten bir dükkanı da gezdik.

Donut Van’ı ise kaçırmanız mümkün değil zira önünde uzun bir kuyruk oluyor. Tarçınlı donut yanında hot dog ve pie da satıyor. Tabii bir de kahve! Eğer orada yemeyi tercih ederseniz önünde açık alanda masalar var.

Biz de donut ve kahve sipariş edip masalardan birine oturuyoruz. Tanesi 2.2 A$, 6 tanesi 11.5 A$ gibi bir fiyatlandırması var. Siparişi verdikten sonra bekleme süresi biraz uzun çünkü sipariş üzerine hazırlanıyor, iddialarına göre hiçbir zaman önceden yapıp bekletmiyorlar. Bir de tabii çok kalabalık. =)

Siparişlerimiz geldiğinde ise pişman olmuyoruz, hatta bu kadar ünlü olup hala bunun karşılığını vermesine şaşırıyoruz. Donutlar harika! Eğer oralardan geçiyorsanız kesinlikle deneyin.   

Shoalhaven / Jim Wild's Oysters

Berry’den çıktıktan yarım saat sonra Shoalhaven’a ulaşıyoruz. Shoalhaven yine okyanus kıyısı küçük bir kasaba, ama bizim burada olma sebebimiz Jim Wild’s Oysters. Bir sonraki durağımıza geçmeden önce ünlü istiridyelerin tadına bakmak istiyoruz.   

1979 yılında açılan bu istiridye çiftliği bir aile işletmesi. Sydney Rock Oysters ve Pacific Oysters yetiştiriyorlar. Jim Wild bölgenin yerlilerinden. Eskiden Shoalhaven istiridye çiftlikleri ile ünlüyken bugün az sayıda kalan işletmelerden birinin sahibi.   

Siparişi verdikten sonra nehir kenarındaki masalardan birine oturup manzara eşliğinde yiyebiliyorsunuz. İstiridyeleri sipariş üzerine açıyorlar, bu yüzden oldukça taze ve lezzetliydi. Karides ve balık seçenekleri de var, aynı zamanda BYO*

Hyams Beach

Hyams Beach, NSW
Hyams Beach, NSW

Sırada ince ve beyaz kumlarıyla olduğu kadar turkuaz renkli deniziyle ünlü Hyams Beach var. Canberra için yola çıkmadan önce bir plaj molası vermek istiyoruz. Sonbahar mevsimi olduğu için hava pek sıcak olmasa da plaj oldukça kalabalık.   

Hyams BeachJervis Bay isimli bölgede bulunuyor. Aynı isimli bölge oldukça küçük bir yer, hatta içinde sadece bir restaurant/ kafe bulunuyor – Hyams Beach Store & Cafe. Ama etrafta kalacak yer sağlayan işletmeler var. Eğer tercih ederseniz ulusal parkta kamp da yapabiliyorsunuz.  

Hyams Beach denizi oldukça sakin; snorkel, scuba diving, kayaking de yapılabilecek aktiviteler arasında. Eğer yürümeyi seviyorsanız Hyams Beach Trail ya da diğer adıyla Bird Spotter’s Walk isimli bir yürüyüş parkuru var. Burada oldukça renkli bir kuş türü olan Rosella görebiliyormuşsunuz.   

Canberra Yolu

Canberra Road

Easter gezimizin ikinci günü bu şekilde bitiyor sayılır, ancak bahsetmek istediğim son bir şey var; Canberra yolu!  

Hyams Beach bölgesinden çıktıktan sonra Canberra’da kalacağımız yerin adresini navigasyona girdik ve yola çıktık. Tabii bu ilk uzun gezimiz olduğu için henüz Avustralya’da bir yere giderken haritaları offline kullanabilmek için indirmemiz gerektiğini bilmiyoruz 😊   

Haritanın muhtemelen kısa olduğu için gösterdiği yola çıktık. Başta gayet normal gitse de bir süre sonra ormanların arasında, tek şeritli dar yollarda kaldık; telefonumuz zaten çok kısa süre sonra çekmeyi bıraktı, hava kararmaya başladı; saatlerce gidiyoruz etrafta çiftliklerden başka hiçbir yerleşim, bir benzinlik, kafe gözükmüyor. En sonunda bir şekilde Canberra’ya ulaştık ama oldukça kötü bir tecrübe oldu.  

Bu yolculuktan bize kalan iki önemli ders; eğer Avustralya’da şehirden çıkıyorsan kesinlikle haritaları telefonuna indir ve yola çıkmadan önce gideceğin yola iyice bak, gerekirse uzun yoldan git, etrafta en azından dinlenebileceğin bir benzinlik olsun.  

Bu gezinin üçüncü ve son günü olan Canberra’yı ayrı bir yazıda yazmak istiyorum. Bence ülkemizin başkenti en azından bunu hakediyor! 

Başkent Canberra yazısı icin aşağıya